25 Eylül 2013 Çarşamba

Left 4 Dead 2

Yaz aylarında yapılacak akla gelen en iyi şey güzel bir tatile gitmek ve kafa dinlemektir. Ancak yaz okulu varsa ve akşamları yapacak bir şey yoksa en güzeli derslerden sonra korku; mümkünse FPS ögelerini sonuna kadar barındıran korku oyunları oynamak benim için tatil kadar keyifli olabiliyor. Nitekim bende öyle yaptım ve daha önce bir süre oynayıp sıkıldığım Left 4 Dead oyununun ikincisini oynadım. Yalnız pek memnun olduğumu söyleyemeyeceğim. Sebepleri aşağıda...

Left 4 Dead serisi oyunu zamanında birçok insanın internet cafeleri işgal etmesine neden olan; -hala oynandığını görebilirsiniz- Counter-Strike oyunu gibi sadece silahı alıp önünüze geleni vurmaktan ibaret. Hatta oyunlarda yer alan hatalar ve eksiklikler bile yer yer aynı, Valve işin içine girince o yüzden  durup düşünüyorum yıllardır. Neyse biz iyisi mi Counter-Strike'ı bir kenara bırakalım ve bakalım L4D 2 nasıl bir oyun, bize getirisi, götürüsü neler...



İlk oyun bir çok insan tarafından oynanılmış, bir çok eleştirilere maruz kalmıştı. Ancak işin aslı çok farklıydı. Co-op modu oyunun belki de tüm eksiklerini kurtarmış ve detayları görmemizi engellemişti. Grafik, oyun motoru, sesler, kurgu, yapay zeka gibi bir çok konuda yetersiz kalabilen oyunu çoklu oyuncu seçeneğinden ötürü affetmiştik. Bu bana yine Counter-Strike'ı hatırlattı. Demek ki Valve'nin ticari stratejisi bu yönde. Neyse. Gel gelelim biz ilk oyunda arkadaşlarımızla zombi avlamaya devam ederken, ikinci oyunun haberi duyulmaya başladı. Bu kadar kısa sürede oyunu beklemeyen (Half-Life 2 yi piyasaya çıkartmak için millete o kadar sıkıntı çektirip, gereksiz yere oyaladılar ki... Belki normal bir zaman dilimi ardından çıksa bile ikinci oyun; millet şaşırdı tabi.) oyun severler; ikinci oyunun aslında yama hatta ilk oyunun tam sürümü olduğunu ileri sürdüler. Oyun dünyasını sıkı sıkıya takip edenler hatırlar bir ara bu ikinci oyun için protesto falan edilmişti şirket. Ancak protesto eden bir kaç kişiye oyun oynatılmıştı da gerginlik bitmiş ve yeni oyun piyasaya sürülmüştü. Nitekim insanlarda ikinci oyunu oynamaya başlamışlardı. İşte biz konuyu burada ele alıyoruz ve oyunun sıkıntılı piyasaya sunulma aşamalarından sonra ki kısmını değerlendiriyoruz.

İlk oyunda hatırlarsanız 4 karakterimiz vardı ve single-player modunda birini seçip oyunumuza başlıyorduk. İkinci oyunun getirdiği ve gözümüze çarpan ilk değişiklik yine 4 karakterin olması ancak bu karakterlerin ilk oyundan farlı olması. Bu yeni değişiklikle kalmamış tabi oyun. Bir kaç yeni özellikle beraber oynanılabilirliği arttırmayı amaçlamış. Ne kadar etkili olduğu bilinmez ancak ilk oyundan daha iyi olduğu da su getirmez bir gerçek.
İkinci oyunda bir çok farklı dış mekanda savaşıyoruz. İlk oyuna göre bölüm başına eklenen zombi sayısı da artmış durumda. Zombi sayısına bağlı olarakta etrafta bulabileceğimiz sağlık paketleri, yeni silahlar ve elbette cephane de artmış durumda. Merminizin bitmesi gibi bir kaygıyı oyunda pek taşımıyoruz.
Oynanış ve genel anlamda kurallar ise aynı. Mesela arkadaşlarımızı iyileştirebiliyoruz veya bazı arabalara alarmları olduğu için daha dikkatli yaklaşmak zorunda kalabiliyoruz. Oyunda yer yer bazı karakterlerle karşılaşıyor ve bölümü tamamlamak için verdikleri görevleri yapıyoruz. Marketten içecek almak veya jeneratöre yakıt bulmak gibi.


Left 4 Dead 2 eğer arkadaşlarınızla beraber oynamak istemiyorsanız açıkcası sizi çok saracak bir oyun değil. Hele oyunun çıkmasından bu yana geçen 4 yıllık süreçte bir çok daha kaliteli oyunun piyasaya sürülmesinden dolayı pek tercih edilebilirliği olan bir oyun olarak görmüyorum. Ancak yine de bazı noktalarda hakkını yememek lazım oyunun. Mesela bazı oyuncular bir oyun oynarken çokta düşünmeden hareket etmek, sadece aksiyonu yaşamak isterler. Böyle bir durumda RPG ögelerinin harmanlandığı FPS oyunları oyuncuyu bunaltır. L4D 2'de böyle bir durum yok, sadece yapmanız gereken silahınızı alıp zombileri, bossları öldürmek ve bölümün sonunda ki içinde bolca mermi ve sağlık paketi olan 'safe room' lara ulaşmak. Arada mantığımızı çalıştırmamız gereken veya FPS oyunculuğumuzu konuşturmamız gereken yerler olabiliyor. Ancak onun dışında oyun tek düze ilerliyor maalesef.

İlk oyundan bu yana; roller coster bölümü gibi yenilik ve aksiyon olsun diye eklenen bir kaç bölüm dışında bir de gündüz oynanılabilen haritalar ve tabii yeni silahlar var. Yeni silahlar yakın dövüşü seven oyuncular için bence güzel olmuş. Elektrikli testere, elektro gitar ve benim oyunda elimden düşürmediğim katana gibi bir kaç yeni silah var. Ancak oyunun genel tek düzeliğini bu silahlar değiştirememiş. Galiba oynarken eğer sıkılırsanız en büyük etmen bu olacaktır.

Seslere ve grafiklere değinmeden olmaz herhalde. Grafikler fazla göze batmasa da (iyi olduklarını söylemiyorum) bazı yerlerde vasatın altında iş çıkartabiliyor. Seslerinde çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Yapımcıların bir hatası da oyunda çevreyle etkileşimi kısıtlı tutmaları. Yapıldığı yılda; çevreyle etkileşimi mümkün mertebe iyi olan oyunlar mevcut sonuçta. Bilemiyorum ama belki de yapımcılar olabildiği kadar oyunu tek düze yapmaya çalışmışlar.

Normalde uzun olan oyun incelemeleri yazmaya dikkat ederim ancak L4D 2 için daha fazla ne yazılabilir bilemediğimden dolayı bugünlük burada son veriyorum. Başka oyunlarla karşınıza gelene kadar; herkese iyi oyunlar...

Oyunun Artıları : Survival FPS sevenlere hitap eden bir oyun olması. Zombi sayısının ve bossların fazla olması. Co-op modunun olması.

Oyunun Eksileri : Bir ton bug. Yetersiz kalan oyun motoru. Tek düze oynanış ve senaryo. Çokta iyi olmayan müzik ve sesler.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder