16 Ağustos 2013 Cuma

Mirrors / Aynalar (2008)

Orjinal Adı: Mirrors
Yapım: 2008-ABD, Romanya, Almanya
Tür: Gerilim, Gizem, Korku
Yönetmen: Alexandre Aja
Oyuncular: Kiefer Sutherland, Amy Smart, Paula Patton, Cameron Boyce, Mary Beth Peil
Süre: 110 dakika


Ben Carson zor bir süreçten geçmektedir; bir insanın canını almış olması ile başlayan bu süreç, polislikten emekli olup kendini alkole vermesi ve dengesiz davranışlar sergilemesi ile karısıyla arasının açılması şeklinde sonuçlanmıştır. Kız kardeşi ile yaşamaya başlayan Ben alkolü bırakmaya ve kendine bir iş bulmaya çalışmaktadır. Sonunda çok büyük bir yangının yaşandığı ve birçok insanın öldüğü Mayflower adlı büyük mağazada gece bekçiliği yapmaya başlar. 1952 yılında kapanana kadar hastane olan bu görkemli yapı aynaların ürkütücü gözleri altındadır. Devriyeleri sırasında aynalardaki korkunç görüntülerle karşılaşan Ben, eski gece bekçisi Gary Lewis’in de kurmuş olduğu bağlantılarla neler olduğunu çözmeye çalışacaktır. Çünkü bir süre sonra aynalar ailesinin de peşine düşer. Ailesini korumak, yaşanan acılara son vermek ve bu gizemi çözüme kavuşturmak adına zorlu bir savaşın içine girer.

Gerçeklik algımızı karıştıran bir korku filmi ile karşınızdayım bu sefer. “Mirrors” aslı 2003 Güney Kore yapımı olan “Into The Mirror” adlı bir Uzakdoğu korku filminin re-make halidir. Fakat iki film arasında konuya sadık kalınsa da göze çarpan farklılıklar mevcut. Yapılan bu eklemelerin katkısı; genel olarak birkaç noktası hariç gerçekten keyifli bir yapım ortaya çıkarmış. Konunun kötü ruhlar ve ele geçirilme üzerinden ilerlemiş olması şaşırtıcı bir durum sunmasa da işlenişi bunu tersine çevirmiş. Efektlerde tam zamanında yapılan ufak dokunuşlar da katkı sağlamış.

Ben Carson emekli bir polistir ve çok detayını bilmesek de bir kişinin ölümüne sebep olmuştur. Alkolik hale gelmiş ve hayatı alt üst olmuştur. Biran sakinken biran da parlayan hali dolayısıyla eşiyle sorunlar çıkmış, sevdiği kadınla beraber olamayışı ve çocuklarını az görebiliyor olması zor zamanları beraberinde getirmiştir. Bu duygusallık bazılarının hoşuna gitmeyecek olsa da aşırı bir şekilde verilmek yerine seyirciyi filme dahil eden ve daha anlaşılır kılan havası sayesinde iyi bir iş çıkarılmış. Dolayısıyla Alexandre Aja (yazarımız ve yönetmenimiz) etkisini oldukça hissettirmiş. Bu arada değinmeden geçmeyelim Alexandre Aja 'Tepenin Gözleri' isimli filmini de re-make  olarak beyaz perdeye taşımıştı.
 Gerçeklik algımızı karıştırdığını söylemiştim, bu yansımaların kendi başlarına davranabiliyor olmaları, neyi ne zaman yapacaklarının belli olmayışı dolayısıyla tetikte kalmamızı ve filminin her anını yüksek bir konsantrasyonla izlememizi sağlıyor. Zaten bu da gerilmemize sebep olan durum. Bu anlamda film, insan psikolojisiyle başarılı bir etkileşim kurarak seyirciye istediğini vermeye özen göstermiş. Başlarda aile ilişkileri üzerinde durması zaten neler olacağı konusunda açık bilgi verse de izlemeyi bırakmanıza sebep olacağını düşünmüyorum. Aşırı hareketli bir olaylar dizisinde geçtiğini söyleyemesem de hareket ve duraksamaları birbiriyle iyi harmanlayarak verilmiş olduğunu görüyoruz. Filmin sonlarına doğru sürekli korunan gizemli atmosferdeki “ Esseker” ın ne demek olduğu çözüldükten sonraki yerler de daha farklı bir yol izlenebilirdi belki ama seçim bu yönde kullanılmış. “Aynalar dünyasıyla” gerçekliğin bağlanması arasındaki bu çözüm film için bir eksi olmuş. Fakat yine de en sonunun bağlanmasında ki o incelikli çalışma olumsuzlukları affettirir nitelikte. Daha farklı bir son yakışmazdı.



Filmdeki görsel efektler ve makyaj oldukça başarılı kullanılmış. Tam zamanında arkadan gelen müzikle de gerilim arttırılmak istenmiş ki yer yer başarıda sağlanmış bu klasik teknikle. Ses, görüntü ve makyaj dışında bunları tamamlayan kamera kullanımı da oldukça başarılıydı. Sahnelerin çekimindeki açı farklılıkları, önemli noktalarda yapılan hafif vurgularla güzel iş çıkarılmış.

Oyunculara gelecek olursak; başrolde ‘24’ adlı diziyle ünü iyice artan ve bu filmde Ben Carson’u canlandıran Kiefer Sutherland var. Birçok filmde oyunculuk yapmış ve kariyeri parlak biri olan Kiefer bu filmde de oyunculuğunu başarı ile sergiliyor. Her türlü duygu hali içerisinde inandırıcılığını koruyan birine bu kadar güzel hayat vermek zor olsa gerek. Ben'in karısı Amy’yi canlandıran Paula Patton güçlü bir kadın ve anne olarak güzel oyunculuk çıkarıyor, Kiefer Sutherland ile birbirlerine ayak uydurarak inandırıcılıklarını korumaları filme büyük etkisi olmuş. Çok büyük bir kadroya sahip olmayan filmde bahsedilebilecek daha birçok değerli oyuncu olmakla beraber hepsi için ortak söylenebilecek şey, başarılı ve özverili bir şekilde filme yapmış oldukları katkıdır.

Son olarak birkaç sözle toparlayacak olursam filmin konu bakımından çok da farklı olmadığı aşikar. Fakat işlenişi; belki de çok fazla türevleri olması dolayısıyla sıkıcı olabilecek bir filmi keyifle izlenir hale getirmiş. Oyunculuklar ve efektler de katılınca ortaya başarılı bir yapım çıkmış. Yine de yüksek beklentilerle izlememek gerektiğini düşünüyorum. Eksilerine rağmen izlerken güzel vakit geçirilebilecek bir film. Herkese iyi seyirler dilerim.
































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder