Yapım: 2008-ABD, Romanya, Almanya
Tür: Gerilim, Gizem, Korku
Yönetmen: Alexandre Aja
Oyuncular: Kiefer Sutherland, Amy Smart, Paula Patton, Cameron Boyce, Mary Beth Peil
Ben Carson zor bir süreçten geçmektedir; bir insanın canını
almış olması ile başlayan bu süreç, polislikten emekli olup kendini alkole
vermesi ve dengesiz davranışlar sergilemesi ile karısıyla arasının açılması
şeklinde sonuçlanmıştır. Kız kardeşi ile yaşamaya başlayan Ben alkolü bırakmaya ve
kendine bir iş bulmaya çalışmaktadır. Sonunda çok büyük bir yangının yaşandığı
ve birçok insanın öldüğü Mayflower adlı büyük mağazada gece bekçiliği yapmaya başlar. 1952 yılında kapanana kadar hastane olan bu görkemli yapı aynaların
ürkütücü gözleri altındadır. Devriyeleri sırasında aynalardaki korkunç görüntülerle karşılaşan Ben, eski gece bekçisi Gary
Lewis’in de kurmuş olduğu bağlantılarla neler olduğunu çözmeye çalışacaktır.
Çünkü bir süre sonra aynalar ailesinin de peşine düşer. Ailesini korumak,
yaşanan acılara son vermek ve bu gizemi çözüme kavuşturmak adına zorlu bir
savaşın içine girer.
Gerçeklik algımızı karıştıran bir korku filmi ile
karşınızdayım bu sefer. “Mirrors” aslı 2003 Güney Kore yapımı olan “Into The
Mirror” adlı bir Uzakdoğu korku filminin re-make halidir. Fakat iki film
arasında konuya sadık kalınsa da göze çarpan farklılıklar mevcut. Yapılan bu
eklemelerin katkısı; genel olarak birkaç noktası hariç gerçekten keyifli bir
yapım ortaya çıkarmış. Konunun kötü ruhlar ve ele geçirilme üzerinden ilerlemiş
olması şaşırtıcı bir durum sunmasa da işlenişi bunu tersine çevirmiş.
Efektlerde tam zamanında yapılan ufak dokunuşlar da katkı sağlamış.
Ben Carson emekli bir polistir ve çok detayını bilmesek
de bir kişinin ölümüne sebep olmuştur. Alkolik hale gelmiş ve hayatı alt üst
olmuştur. Biran sakinken biran da parlayan hali dolayısıyla eşiyle sorunlar
çıkmış, sevdiği kadınla beraber olamayışı ve çocuklarını az görebiliyor olması
zor zamanları beraberinde getirmiştir. Bu
duygusallık bazılarının hoşuna gitmeyecek olsa da aşırı bir şekilde verilmek
yerine seyirciyi filme dahil eden ve daha anlaşılır kılan havası sayesinde iyi
bir iş çıkarılmış. Dolayısıyla Alexandre Aja (yazarımız ve yönetmenimiz) etkisini oldukça hissettirmiş. Bu arada değinmeden geçmeyelim Alexandre Aja 'Tepenin Gözleri' isimli filmini de re-make olarak beyaz perdeye taşımıştı.
Gerçeklik algımızı karıştırdığını söylemiştim, bu yansımaların kendi başlarına davranabiliyor olmaları, neyi ne zaman yapacaklarının belli olmayışı dolayısıyla tetikte kalmamızı ve filminin her anını yüksek bir konsantrasyonla izlememizi sağlıyor. Zaten bu da gerilmemize sebep olan durum. Bu anlamda film, insan psikolojisiyle başarılı bir etkileşim kurarak seyirciye istediğini vermeye özen göstermiş. Başlarda aile ilişkileri üzerinde durması zaten neler olacağı konusunda açık bilgi verse de izlemeyi bırakmanıza sebep olacağını düşünmüyorum. Aşırı hareketli bir olaylar dizisinde geçtiğini söyleyemesem de hareket ve duraksamaları birbiriyle iyi harmanlayarak verilmiş olduğunu görüyoruz. Filmin sonlarına doğru sürekli korunan gizemli atmosferdeki “ Esseker” ın ne demek olduğu çözüldükten sonraki yerler de daha farklı bir yol izlenebilirdi belki ama seçim bu yönde kullanılmış. “Aynalar dünyasıyla” gerçekliğin bağlanması arasındaki bu çözüm film için bir eksi olmuş. Fakat yine de en sonunun bağlanmasında ki o incelikli çalışma olumsuzlukları affettirir nitelikte. Daha farklı bir son yakışmazdı.
Gerçeklik algımızı karıştırdığını söylemiştim, bu yansımaların kendi başlarına davranabiliyor olmaları, neyi ne zaman yapacaklarının belli olmayışı dolayısıyla tetikte kalmamızı ve filminin her anını yüksek bir konsantrasyonla izlememizi sağlıyor. Zaten bu da gerilmemize sebep olan durum. Bu anlamda film, insan psikolojisiyle başarılı bir etkileşim kurarak seyirciye istediğini vermeye özen göstermiş. Başlarda aile ilişkileri üzerinde durması zaten neler olacağı konusunda açık bilgi verse de izlemeyi bırakmanıza sebep olacağını düşünmüyorum. Aşırı hareketli bir olaylar dizisinde geçtiğini söyleyemesem de hareket ve duraksamaları birbiriyle iyi harmanlayarak verilmiş olduğunu görüyoruz. Filmin sonlarına doğru sürekli korunan gizemli atmosferdeki “ Esseker” ın ne demek olduğu çözüldükten sonraki yerler de daha farklı bir yol izlenebilirdi belki ama seçim bu yönde kullanılmış. “Aynalar dünyasıyla” gerçekliğin bağlanması arasındaki bu çözüm film için bir eksi olmuş. Fakat yine de en sonunun bağlanmasında ki o incelikli çalışma olumsuzlukları affettirir nitelikte. Daha farklı bir son yakışmazdı.
Filmdeki görsel efektler ve makyaj oldukça başarılı
kullanılmış. Tam zamanında arkadan gelen müzikle de gerilim arttırılmak istenmiş ki yer yer başarıda sağlanmış bu klasik teknikle. Ses, görüntü ve makyaj dışında bunları tamamlayan kamera kullanımı da oldukça başarılıydı. Sahnelerin çekimindeki açı farklılıkları,
önemli noktalarda yapılan hafif vurgularla güzel iş çıkarılmış.
Oyunculara gelecek olursak; başrolde ‘24’ adlı diziyle ünü
iyice artan ve bu filmde Ben Carson’u canlandıran Kiefer Sutherland var. Birçok filmde oyunculuk yapmış ve kariyeri parlak biri olan Kiefer bu filmde de
oyunculuğunu başarı ile sergiliyor. Her türlü duygu hali içerisinde
inandırıcılığını koruyan birine bu kadar güzel hayat vermek zor olsa gerek. Ben'in karısı
Amy’yi canlandıran Paula Patton güçlü bir kadın ve anne olarak güzel oyunculuk
çıkarıyor, Kiefer Sutherland ile birbirlerine ayak uydurarak
inandırıcılıklarını korumaları filme büyük etkisi olmuş. Çok büyük bir kadroya
sahip olmayan filmde bahsedilebilecek daha birçok değerli oyuncu olmakla
beraber hepsi için ortak söylenebilecek şey, başarılı ve özverili bir şekilde
filme yapmış oldukları katkıdır.
Son olarak birkaç sözle toparlayacak olursam filmin konu
bakımından çok da farklı olmadığı aşikar. Fakat işlenişi; belki de çok
fazla türevleri olması dolayısıyla sıkıcı olabilecek bir filmi keyifle izlenir
hale getirmiş. Oyunculuklar ve efektler de katılınca ortaya başarılı bir yapım çıkmış. Yine de yüksek beklentilerle izlememek gerektiğini düşünüyorum. Eksilerine rağmen izlerken güzel vakit
geçirilebilecek bir film. Herkese iyi seyirler
dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder