
Orjinal Adı: The Unborn
Yapım: 2009 - ABD
Tür: Gerilim, Gizem, Korku
Yönetmen: David S. Goyer
Oyuncular: Odette Annable, Cam Gigandet, Gary Oldman, Meagan Good, Carla Gugino, James Remar
Süre: 88 dakika
Casey iki küçük çocuğa bakıcılık yaparak para kazanan bir üniversite öğrencisidir. Garip bir rüya görmesi gününü farklılaştırsa da çok üstünde durmaz. Bakıcılık yaptığı evdeki küçük Matty’nin gece kalkarak beşikteki kardeşini uyandırıp ona yansımasını göstermeye çalışması ve sessizce anlattığı şeyleri duyan Casey, Matty’i geri yatırmak için yukarı çıkar. Fakat elindeki ayna ile kafasına vurması ve söyledikleri onu biraz afallatır. Bu olayın ardından her şey daha da garipleşmeye başlar. Yakın arkadaşı Romee’nin gözündeki değişikliği fark etmesi ile doktora gitmesi hayatında büyük değişikliklerin başlangıcı olur. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, babasıyla büyümüştür ve ikizinin daha anne karnında tam gelişmemişlerken öldüğünü öğrenir. Bu olay ve annesinin bunalıma girmesi arasındaki bağlantıyı bulmaya çalışırken anneannesine ulaşır. Bu tanışma sürekli onu rahatsız etmeye başlayan korkunç kabuslar, halüsinasyonlar ve bir ruhu görmesiyle ilgili asıl gerçekleri öğrenmesini sağlar. Peşinde olan bu “kötü ruh” tan nasıl kurtulabilecektir ve neden şimdi peşine düşmüştür? Bu soruları cevaplamaya çalıştığı ve sevdiklerine bir şey olmasından korktuğu, nasıl biteceği belli olmayan bir koşturmacanın içine düşer.
Peşinen söylemek gerekecek galiba; Amerika yapımı bu film korku düşkünleri için hayal kırıklığı olacaktır. İlk düşüncelerim; tamam kurgu düzgünce kurulmuş ve çok fazla soru bırakmadan ilerlemiş, oldu. Ama oturup düşündüğümde kendime notlar çıkarırken birçok soru geldi aklıma, filme döndüm cevap alamadım. Aslında film başta yavaş ilerlese de sıkıcı değildi. Ruhun kovalaması, etrafta koşturmalar yerine yavaş olarak geliştiriliyor, ara ara müzikle beraber heyecan yaşatılsa da asıl heyecanı son yarım saate bıraktığını söylemek yanlış olmaz. Film içerisinde tahmin edilebilirlik oldukça yüksek olmakla beraber müzikle, efektlerle gerilim verilmiş. Müzikten bahsetmişken geçen hafta ki “Mumya Evi” ile ortak bir noktaları olduğunu fark ettim, iki filmde de “The Prodigy” adlı grup müziklerini yapmış. İlginç bir rastlantı oldu.
Kameralar çekimde etkili kullanılmaya özenilmiş; farklı açılardan çekimler, önemli noktalara yapılan vurgu ve odaklamalarla izlemeyi keyifli kılmakta. Görseller konusunda slasher ögelerinden ziyade sürekli farklı yerlerden çıkan böcekler gibi olaylarla gerilim verilmeye çalışılmış. Bir örnek daha vermek gerekirse; “The Exorcism” filminde kadının vücudunun farklı bir hal alarak ters hale gelmesi ve merdivenlerden çıkması oldukça ünlenmişti, o sahneyi hatırlarsınız değil mi? İşte bu filmde de yaşlı bir adama aynısı oluyor. Slasher ögelerinden ziyade bu tür sahnelerden hoşlananların keyif alacağı düşüncesindeyim.
Bizleri kendine hayran bırakacak bir oyunculuk görülmüyor filmde açıkçası. Başrol oyuncumuz Casey’i canlandıran Odette Annable iyi bir oyunculuk çıkarmış, verdiği tepkiler inandırıcıydı ama daha iyi olabilirdi. Romee’yi canlandıran Meagan Good daha öncede korku filmlerinde oynamış, burada da birkaç batıl inancı olan endişeli arkadaşı canlandırırken iyi bir oyuncuydu. Filmde Casey’e bir kitabı çevirmede ve sonrasında da exorcism ayininde yardımcı olan Rabbi Sendak rolünde Gary Oldman var. Birçok filmde oynayan ve başarılı bir kariyeri olan Oldman’nın oyunculuğu hep beğeni kazanmıştır. Bu film içinde işini yapmış duygu ve davranışlarıyla sahnesini dolduruyordu, fakat yine de pek göze çarpmayan bir oyunculuktu. Casey’nin anne ve babasını da Carla Gugino ve James Remar oynuyor, ama oldukça az gözükmekteler.
Filmin senaristi ve yönetmeni olan David S. Goyer’den bahsetmesem olmaz. “Hayalet Sürücü 2: İntikam Ateşi”, “Blade” filmlerinin, “Kara Şövalye”, “Dark City”, “Man Of Steel” gibi birçok filmin senaristliğini yapmış ve yine birçok filmin yönetmenliğini yapmış birisi. Genelde aksiyon, fantastik ve korku tarzında çalışmış. Ama aksiyonla daha fazla uğraşmış olduğunu görüyoruz, filmde bu yüzden aksiyon sahneleri belki daha iyi diye düşünülebilir. Diğer yapımların yanında bu film bana yetersiz geldi açıkçası.Bu arada hemen bir bilgi daha vereyim kendisi hakkında. “Call Of Duty” oyununu oynamamış bile olsanız duymuşsunuzdur. Bu seri oyunun “Black Ops 1” ve “Black Ops 2”sinin yazar kadrosunda yer almakta olduğunu öğrendim. Serinin tüm oyunlarını sevdiğimden kendisine ısınmamı sağladı.
Biz filme dönelim; içerik olarak bahsedebileceğim başka bir konuda film boyunca aklımıza takılan sorular. Senaryoda en çok bunların üzerine yoğunlaşmış diyebiliriz. Bu sorulardan biri, herkes dururken neden bu kadın? Bunun cevabı film içerisinde yer yer verilmeye çalışılmış ki bazı yerleri tatmin edici olsa da açıklıkları da mevcut. Bir diğer soru da neden şimdi? Bunun cevabını almak daha uzun sürebilir ama verilmekte, havada kalmamış diyebiliriz. Bunlar dışında düşündükçe birçok soru akla geliyor ve cevap almakta zorlanıyoruz.
Aşağıdaki paragraf spoiler içerir.
Senaryoda Casey ve ailesi arasında bir kopukluk vardı. Annenin davranışlarının biranda değişimi ile ilgili bir bilgimiz yok ya da babanın herhangi bir durumdan haberdar olup olmadığıyla ilgili çünkü başlarda biraz gözüküp kayboldular. Olayların gelişimi ile anneanne kötü ruhla bağlantıyı açıklıyor. Nazi Almanyası zamanında ikizler üzerinde deneyler yapılması ile ilgili gizemli olaylar anlatıyor fakat sonrasında bununla ilgili ne bir bağlantı ne de başka bir açıklama var. Kötü ruhun dünyaya neden o zaman gelmeyi seçtiği, gelince ne yapacağı ya da neden o ikizleri tercih ettiği gibi birçok detay açıkta kalıyor. Sevgili kötü ruhumuz başka insanların bedenlerini ele geçirmişken neden hala Casey diye uğraştığı da anlaşılmıyor. Filmin bize bıraktığı sorularla ilgili daha çok yazılabilir ama fazla uzatmaya da gerek yok galiba.
Bir film yorumunun sonuna daha geldik. Bu filmi tavsiye etmek konusunda tereddütlerim var. Kişiden kişiye farklılık gösterecek bir film, senaryonun fazla açık olması dolayısıyla sıkılmak mümkün. Fazla alışık olmayanlar içinse izlenebilir, çok fazla eksiği var gibi yazmış olabilirim ama yine de sıkıcı gelmeyeceğini düşündüğüm ilginç, gizemli yönü olan bir film. Yazı tercihiniz konusunda yardımcı olabilir umarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder