26 Temmuz 2013 Cuma

Korku Sinemasının En Ünlü 5 Zombisi

Korku filmlerinin olmazsa olmaz karakterlerindendir zombiler. Kimi bir virüs yüzünden dirilmiştir, kimi nükleer bir saldırı nedeniyle, kimi sosyopat bir bilim adamının deneyleri sonucunda, kimi gizemli mantarlar yüzünden... Nedeni ne olursa olsun, zombiler pek çok korku sever için, çürümeye başlamış yürüyen et yığını olmanın ötesinde bir anlam ifade ederler. Zombiler, vampirler ve kurt adamlar gibi doğa üstü güçlere sahip varlıklar değildir. Diğer korku kahramanlarının aksine sadece bir insanda bulunan özellikleri bünyesinde barındırırlar. Bu yüzden ironik bir biçimde zombiler, insana daha samimi gelen korku karakterleridir. Bugün sizlere korku dünyasında az sayıda bulunan "kişilik sahibi" zombilerinden en ünlü 5 tanesini tanıtacağım.



5- ½ Lady Corpse - Return of the Living Dead (Yaşayan Ölülerin Dönüşü) (1985)


½ Lady Corpse, pesimistliği doruklarında yaşayan, ölü olmanın kederini unutmak için kendini taze insan beynine adamış, güzel mi güzel -zombi standartlarında tabiki- sırma saçlı, maviş maviş gözleriyle bakan yarım bir zombidir. Pekala bu işlere girmeyip devletten kendisine aylık maaş bağlanmasını talep edebilirdi, fakat o hayatının -tam anlamıyla- ikinci baharını yaşadığı bu zamanda, mutluluğu - aynı zamanda da çektiği acılarının devasını- taze insan beyninde bulur. Akıcı bir konuşmaya sahip olması, Return of the Living Dead filmindeki diğer zombi arkadaşları gibi düşünebilme yetisine sahip olması onu diğer isimsiz zombilerden ayırıyor.




4- Big Daddy (Land of the Dead, [Ölüler Ülkesi] 2005)

Big Daddy, zombilik hayatına basit bir benzin pompacısı olarak başlamış ve zombilerin liderliğine kadar yükselmiş "aklı başında" bir zombidir. Diğer türdeşleri, ağzından salyalar saçarak sokakta dolanırken o azmetmiş, insanların oyunlarına kanmamış, silah kullanmayı öğrenmiş ve tüm zombileri etrafında toplayarak insanların üzerine hücuma geçmiştir. Karada bir tank, suda bir denizaltı edasıyla dur durak bilmeyen zombi önderimiz, yoldaşlarıyla beraber zombiler için daha "yaşanılabilir" dünya yaratmak amacıyla (ben aralarındaki hırlamalardan bunu anladım) Filder's Green adlı kapitalizmin merkezine doğru yürümeye başlarlar. Big Daddy'nin bu listeye girmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda Land of the Dead filminde baş karakterlerinden biri olmasını sağlıyor.




3- Tarman - Return of the Living Dead (Yaşayan Ölülerin Dönüşü) /1985)

Tarman, Return of the Living Dead filminde bir kaç sahne dışında film boyunca görünmese de insanların gönlünde taht kurmayı başarabilmiş bir zombi. Güleç yüzü ve komik yürüyüşüyle kendi özel talk show programını yapsa Conan O'Brien'ı işsiz bırakacağına hiç şüphem yok. Tarman'ında tek gayesi filmdeki diğer zombi arkadaşları gibi taze insan beyini yemek. Konuşmayı bilmesine rağmen, ½ Lady Corpse gibi uzun uzun açıklamalar yapmak yerine sadece ihtiyacına yönelik olarak "Beyiin... Daha çok beyiiin" demek dışında bir cümle kurmuyor. Alet edevat kullanabilme kapsitesine sahip olması, az ve öz konuşması, beyin yemek istemesine rağmen sempatikliği elden bırakmaması, Tarman'ı en ünlü zombiler listesinde podyuma taşıyor.




2- Fido - Fido (2006)

Fido, kalp krizi geçirdikten sonra ikinci kez dünyaya geldiğinde, Zomcom güvenlik şirketinin geliştirdiği tasmaları takan bir zombidir. Bu tasmalar zombilerin insanları yeme dürtüsünü dindirerek, onları verilen her emre uyan bir ev hayvanı haline dönüştürür. Herkes evine bu köle zombilerden birer tane almak için birbiriyle yarışa girer. Fido ise diğer zombilerden farklıdır. Onun duyguları vardır. Fido'nun, evin küçük oğlu Timmy ile kurduğu arkadaşlık ilişkisi ve Timmy'nin annesine duyduğu aşk, Fido'nun gönlümüzde taht kurmasını sağlıyor. İlerleyen anlarda bir zombi filmi değil de pazar günü sabahı izlediğimiz aile filmlerinden biri görünümüne bürünen film, Fido'nun iyi bir babaya dönüşmesiyle adeta Heidi gibi kırlarda koşmak istememize neden oluyor. Fido yufka yüreği, duygusal benliğiyle listemizin ikinci sırasında yer almayı sonuna kadar hak ediyor.



1- Bub - Day of the Dead (Ölülerin Günü) (1985)


Bub, Day of the Dead filmini, vasat bir zombi filmi olmanın ötesine taşıyan yegane sebeptir. Bub, ölmeden önceki yetilerini hatırlayan -tıraş olmak, telefonla konuşmak, kitap okumak gibi- müzik dinleyebilen, silah kullanabilen, henüz konuşamasa da derdini jest ve mimikleriyle anlatabilen ve duyguları olan bir zombidir. İnsan eti yeme güdüsüne karşı gelemese de, film boyunca kendisine verilenin dışında et yemek için kimseye saldırmamış olması Bub'ın ne kadar iyi niyetli bir zombi olduğunun göstergesi gibidir. Bub'un listenin en üst sırasında yer almasının sebeplerinden bir de sevgi ve intikam duygularını barındırıyor olması. Öyle ki Dr. Logan öldüğünde hemen silahına sarılıp -biraz ağır çekim bir sarılma ama neticede zombi kendisi- onun intikamını almak için Komutan Rhodes'in peşine düşmesi -biraz yalpalayarak da olsa- zombi filmlerinde az rastlanan bir olay. Bub, bu listedeki diğer zombilerden daha iyi alet edevat ve silah kullanıyor olması, daha yoğun duygusal hislere sahip olması, insan yeme güdüsünü film boyunca bir kez bile belli etmemesi gibi sebeplerden dolayı diğerlerinden daha çok sevilen ve tanınan bir zombidir. Bub'a zombilik hayatında başarılar diliyor ve şan şöhretin onu hiç değiştirmemesini umuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder