15 Temmuz 2013 Pazartesi

Frankenstein (1931)

Orijinal adı: Frankenstein
Yapım: 1931 Amerikan
Tür: Korku, Bilim-Kurgu, Dram
Yönetmen: James Whale
Oyuncular: Boris Karloff, Colin Clive, Mae Clarke, John Boles
Süre: 70 Dakika





Dr. Henry Frankenstein (Colin Clive) Goldstadt yakınlarında eski bir saat kulesinde son derece tehlikeli deneyler yapmaktadır. Ölümün önüne geçebileceğine ve tanrılığa soyunarak bir insana hayat verebileceğini düşünmektedir.Yardımcısı Fritz ile birlikte mezarlıklardan topladıkları cesetlerle yeni bir insan bedeni oluşturan Dr. Frankenstein. Fırtınalı bir gecede yaratığına (Boris Karloff) yıldırımlar aracılığıyla hayat verir. Fakat olaylar umduğu gibi gitmez ve yaratık kontrolden çıkar. On insan gücünde olan yaratık saat kulesinden kaçarak insanlığı tehdit etmeye başlar.



Uzun zamandır yeni bir film incelemesi yazma fırsatı bulamadım. Bu yüzden geri dönüşü korku sinemasının efsane filmlerinden biriyle yapmaya karar verdim: 1931 yapımı Frankenstein filmini. Film Mary Shelley'nin 1818 yılında yazdığı Frankenstein; or, The Modern Prometheus kitabının uyarlaması. Romandan çeşitli farklılıklar içerse de esere sağdık kalınarak yapıldığı söylenebilecek bir yapım. En temel farklılık olarak romanda Dr.Frankenstein'ın ismi Victor'ken filmdeki ismi Henry'dir. Romanda kurban aslında yaratığın ta kendisidir, filmde ise bir kaç sahne dışında yaratığın dramını pek hissedebildiğimiz söylenemez. Bunun dışında diğer unsurların eserdeki gibi olduğunu söyleyebiliriz.

Aslında Frankenstein'ın konusuna romana yapılan sayısız uyarlama sayesinde hepimiz aşinayız. İlk uyarlaması 1910 yılında yapılan roman bugün bile halen yapımcıların üstünde durmayı sevdiği bir konuyu yani insanın tanrılığa soyunuşunu konu alıyor.


Filme dönecek olursak. 1931, Amerika yapımı olan film, siyah beyaz ve sesli bir yapım. Daha önce yaptığım Nosferatu: Bir Dehşet Senfonisi (1922) filmini izleyen insanların genel olarak şikayetçi olduğu konu, dönemin koşulları itibariyle filmin sessiz oluşuydu. Sessiz film izlemek diyalogları takip etmek için ekstra bir dikkat gerektirir ve alışkın olmayanlar için sıkıcı gelebilecek bir türdür. Frankenstein filminin sesli bir yapım olması bu sorunu ortadan kaldırıp kült film izlemeye yeni başlayanlar için ideal bir başlangıç filmi olmasını sağlıyor.

Teknik açıdan bakarsak, ekranı karartarak sahneler arası geçiş yapan film bazı sahnelerde ise böylesine bir geçişe gerek duymamış. Dış gece, dış gündüz, iç gece ve iç gündüz sahnelerin bulunması filmin aslında ne denli özenli hazırlandığının göstergesi gibi. Zira günümüz Türk korku sinemasında bile henüz bu kadar çeşitli zaman diliminde çekilmemiş sadece tek bir iç mekanda ve tek zaman diliminde geçen ve pazarlama ürünü olmanın ötesine geçememiş bir çok korku filmi mevcut. Film, kimse tanrılığa soyunmamalı mesajını barındırıyor. Dönemine göre son derece güzel yapılmış makyaj, Boris Carloff'un büründüğü yaratığın gerçekçiliği konusunda hiç bir şüphe bırakmıyor akılda.

Oyunculuğa gelecek olursak. Dr. Frankenstein rolünde seyrettiğimiz  Colin Clive ve yaratık rolünde izlediğimiz Boris Karloff ikilisi oyunculuklarıyla ön plana çıkmakta. Özellikle Boris Carloff muhteşem oyunculuğuyla yer yer yaratığın kaderine üzülmemizi, Dr. Frankenstein'a ve yardımcısı Fritz'e sinirlenmemizi sağlıyor. Kafası karışık bir çocuk gibi ortalıkta dolanan on insan gücündeki yaratığımız, akıllara hemen Fareler ve İnsanlar kitabındaki akli dengesi bozuk, iri yarı fakat bir o kadar saf Lennie Small karakterini getiriyor. Bir korku filminden beklenmeyecek kadar güzel oyunculuklar sergilenmesi nispeten kısa sayılabilecek bir film olan Frankenstein'ın göz açıp kapanıncaya kadar bitmesine neden oluyor. Neden yeni bir film izlemek yerine kült bir film izleyelim ki? Sorusuna cevap olarak tek başında filmdeki oyunculuk kalitesi bile gösterilebilir.

İzlemek konusunda hiç bir tereddüt barındırmayacağınız bir yapım. Kült film sevenler için kesinlikle kaçırmaması gereken, kült film izlemeye yeni başlayacaklar için ise çok ideal bir başlangıç filmi. Tüm eski filmlerde olduğu gibi, Frankenstein'da dönemin koşullarını göz önünde barındırarak izlendiğinde gerçekten tat alınabilecek bir yapım.








 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder