Yapımcı; Radical Entertainment Yayıncı; Activision Türü; Gerilim, Bilim Kurgu, İnfected Platform; PC, PS3, X-BOX 360 İncelendiği Platform; PC Çıkış Yılı; 2009
O bir kuş! Hayır o bir mermi, yok o bir uçak... Abi o Prototype!
Nedir diye soracak olursanız aklıma bu oyun geldiğinde, oynadığımda; aklımda bu dialoglar döndüğü için yazdım. Cidden sizde henüz oynamadıysanız inceleme de göreceksiniz ki genelde yönlendirdiğimiz aciz veya normal karakterler gibi değil burada canlandırdığımız arkadaş. Kendisi uçuyor, zıplıyor, dağı taşı yıkıyor...Resmen bir Süperman kendisi... Merak ettiyseniz hadi başlayalım madem...
Sizleri bilmem arkadaşlar. Ama ben Call of Duty ile başladım Activision oyunları oynamaya. Bir keresinde daha bilgisayarda çok acemiyken Call of Duty'nin demosunu bulmuştum bir dergide. Eee demo ne onu da bilmiyoruz o görevi ha bire baştan oynardım. Elbet bir yolu var geçmenin diye düşünürdüm. Abartısız o demoyu yüzlerce kez bitirdim ve sonunda full olarak oynama hakkı kazandım. Yok öyle olmadı, aldım ve öyle oynadım. Neyse işte o zamandan beri Aktivision'a bir sempati beslerim. Aldığım oyunlar kurulduktan sonra hani ilk açtığımızda Activision yazısını görürürüz ya işte o zaman ben daha bir şevkli başlarım oyuna. Ama kontrol ederim de acaba bu da mı demo diye. Nitekim bu oyunda da öyle oldu.
Alex isimli kobay dostumuzu canlandırdığımız bu oyunda yukarıda da bahsettiğim gibi neredeyse hareket sınırlaması olmadan dilediğimizce koca şehri (New York) baştan aşağıya gezebiliyoruz. Karakterimiz bir laboratuvar faresidir en kaba tabirle ama nasıl olduysa virüs ona da bulaşır (bunu oyunda ara videolardan öğreniyoruz, detay vermek istemedim) ve tüm benliğini siler. Ancak o diğer insanlar gibi zombiye dönüşmez. Tam tersi aklınıza gelebilecek tüm süper kahramanların bileşiminden daha da güçlü bir mutant olur. Tabi oyunda insan bedeni halinde geziyor; nasıl olur diyorsanız bu oyuna mükemmel şekilde monte edilmiş durumda. Kolumuz mesela birden balyoza veya zincire dönüşebiliyor, yüksek bir yerden düştüğünde; düştüğü alan dağılıyor... Bu tamamen bizim kontrolümüzde. Yalnız olaya tam ortasından girdim. En baştan sakince anlatayım iyisi mi...
Bilindik Hikaye...! New York City askeri denemeler sırasında bir virüse maruz kalmıştır. 28 Gün Sonra veya Ben Efsaneyim filmlerinden daha önce tanık olduğumuz gibi insanlar zombiye ve türevlerine dönüşmüştür. Yani senaryo neredeyse zombi filmlerinin hepsiyle aynı. Ama oyunda görüyoruz ki bu birden olmuyor. Tam tersi şehir gayet yavaş bir biçimde değişime uğruyor. En başta sokaklarda rahat yürüyen insanlar zamanla koşuşturan önü alınamaz bir kalabalığa dönüşüyor. Askerler hariç tüm halk zombi olmaya başlıyor ve işte sonunda ipler kopuyor. Biz ise hem bu virüsü yayan orduya karşı savaşıyor, bir yandan benliğimizi bulmaya çalışırken, zombi kardeşlerimizden de kurtulmaya çabalıyoruz. Yani bir çok işi bir arada yapıyoruz. Oyunda bir çok ana görev var. Zaman zaman sizi zorluyor. bunların yanı sıra bir çok yan görevde var. Bunlar tamamen puan kazanmak amacıyla yapılmış görevler. Tabi oyunu daha da uzun ve keyifli hale de getirmiyor değil. Bu görevleri yapıp,yapmamak size kalmış. Ben yapmanızı tavsiye edeceğim. Bu arada biraz önce puandan bahsettim; herkesin zombileşmeye başladığı bu şehirde sizin de güçlerini geliştirmeniz gerekiyor. Bu güçler mesela daha hızlı koşmanıza yarıyor, daha uzun sürede havada kalabiliyorsunuz veya verdiğiniz zararı arttırıyor. Ayrıca yine aynı bölümden canınızı arttırabiliyorsunuz: Diğer ve benim favorim olan kısımdan yeni güçler elde ediyorsunuz. Mesela kalkan oluşturma, special güçler (etrafınız kalabalık olduğunda kullanacağınız), veya yeni mutant özellikleri gibi. Buraya dikkat edin derim. İhtiyacınız olan güç veya güçlere yatırım yapmanız en doğru karar. tabi bu anlattıklarımı puanlar sayesinde yapıyoruz. Bu arada mutant özellikleri demişken belirtmeden geçemeyeceğim; herhangi bir insanın görünüşünü alabiliyoruz. Bu özellik sayesinde de asker kılığına girip, dikkat çekmeden işler yapıyoruz. Arkanıza askerler takıldı diyelim, hop bir tek tuşla dönüşüp onları atlatabiliyorsunuz. Bu özelliği de oldukça kullanacağız, gayet güzel bir ayrıntı. Aşağıda ki trailer tüm durumu açıklıyor aslında.
Oyunda bir çok insanla karşılaşacağız. Onlardan belirli görevler alıp; hem kendimiz için hem de şehir için doğru olanı yapmaya çalışacağız. Bu görevlerin arasında neler var derseniz kısaca söyleyeyim. Mesela oyunda tank ve helikopter gibi savaş araçlarını kullanabiliyoruz. Bunların kontrolü bence gayet güzel. Helikopter ilk başlarda biraz zorlayabiliyor ama ona da hemen alışıyoruz. Sonuçta helikopter kullanma olayı taa Gta VC den bu yana oyunlarda bulunan bir özellik. Başka görevlerden örnek vermek gerekirse; radarları inaktif ediyoruz ve çokça başkalarının kılığına girip, sızma işlemini yapıyoruz. Bu arada ufak bir ayrıntı vereyim, oyunda ki bir özellik ise yerde ki silahları, roketatarları falan kullanabilmemiz. Tamam çok ihtiyacımız olmuyor buna ama yinede belirteyim dedim. Oyunda mantığınızı ve hızınızı çok iyi kullanmanız gereken yerler olacak. Mesela oyunda en çok karşılaştığımız mutantlardan biri böyle iricene olan gürbüz arkadaşlar. Onlarda gayet hızlı ve bizden büyük. Her yere tırmanıyorlar tabi. Arkanızda onlar (onlar diyorum çünkü sürü halinde dalıyorlar çoğu zaman) varken birde tepede askeri helikopter ha bire sizi vurmaya çalışıyor mesela. O durumda hızlı olmazsanız iki düşmandan biri sizi öldürebiliyor. Bu gibi durumlarda kolunuzu zincir gibi uzatıp millet harap etmenize yarayan özelliği kullanmak favorim. Tabi oyunu oynadıkça kendi stratejinizi / stratejilerinizi geliştireceksiniz. Tavsiyem rutinden kaçıp farklı özelliklerle savaşmaya gayret gösterin ki keyfi çıksın... Oyunda ki teknik olaylara biraz değinelim istiyorum. Koca bir şehir modellemiş adamlar. Haliyle hepsinin kaplamaları mükemmel değil. Göze çok batmasa bile günümüze göre de tabi biraz eksik kalıyor. Onun dışında yine bu koca şehrin sokaklarını dolduran halk var malumunuz. Bunlar ha bire zombi oluyor ve bizde hayatta kalmak için hepsini olmasa da büyük çoğunluğunu öldürüyoruz. Ortaya elbette kan çıkıyor. Ama bu kan öyle on numara bir efekt olmuyor maalesef. Ha öldürme şekilleri süper yapılmış orası ayrı. Ama kan olayına biraz daha uğraşsalar daha da süper olurmuş. Tabi ikinci oyunda bu hataların hepsi düzeltilmiştir diye umuyorum. Onu da oynamama az kaldı sayılır. Bundan sonra Dead Space 2 incelemesi gelecek ve bir kaç oyun daha sırada bekliyor. Unutmayın ki bir oyunu iki kere oynamamız lazım ki sizlere oyunu tam aktarabilelim. Eee iki kere bitirmekte bir haftaya yakın vaktimizi alıyor. Bu yüzden eksiklikler olabiliyor. Ama söz yani, ikincisini de oynayıp sizlere en yakın zamanda ulaştıracağım... Bu arada konu daha da dağılmadan seslerden bahsetmek istiyorum. Ben bir eksi göremediğim gibi bir artıda bulamadım. Normal sesler kullanılmış. Hele ki Dead Space gibi bir oyundan sonra bana 'sesler süperdi' dedirtmeleri birazcık zor. Oyun motoru da bu arada beklentilerine yetecek durumda arkadaşlar. Yani teknik açıdan günümüze göre bir kıyasa gireceksek; beklentilerinizi çok yüksek tutmayın derim.
Evet geldik yine kaçınılmaz olarak bu incelemenin de sonuna. Bu oyunu bitirdim ve sildim. Tamam koca bir şehirde dolaşma imkanı veriyor adamlar, bir çok tehlike ve düşman bizi bekliyor falan ama sonuçta korku ögesi olarak çok az şey taşıyor. Bu da, şu aralar benim istediğim özellikleri barındıramadığı anlamına geliyor. Oyun kötü demiyorum ve tavsiye ediyorum. Ama salt korku veya gerilim isteyen oyun severlerin de bir hafta içinde sıkılıp oyunu sileceklerinin maalesef garantisini veriyorum. Çünkü oyunda ki görevler bir yerden sonra tekrara giriyor gibi hissettiriyor,. Bazı bölümlerse iyice zorlama olmuş. Maksatın sadece oyuncuyu zorlamaya çalışmak olduğunu göreceksiniz. Benden bu incelemeden de bu kadar. Slasher ögelerini daha çok içinde barındıran bir oyunla tekrar karşınızda olmak dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder