16 Eylül 2012 Pazar

Mezarlık Bekçisi...(1)


1.Gece;


01.52
Dün birkaç deneme yaptım. Ses kayıt cihazlarım tamamen çalışıyor. Artık bende anlatmaya başlayabilirim demek ki. İnanıyorum ki bu yaptığım şeyin günahı yoktur. Benimde birilerine anlatmam gerek. Ama kimliğimin bilinmemesi lazım. O yüzden bu ses kayıt işi en mantıklısı oldu. Ama şansıma bu gece buralar çok durgun. Yarın için mezarlık kazan iki adam dışında kimse yok. O yüzden biraz mezarlıkta gezindim birkaç saat önce. Onları hali sordum. Bu adamlar biraz gariptir. Hem çalışırlar gece hem âlem yaparlar. Mezarlığın ‘gece’ ziyaretçileri bunu iyi bilir.
Onların gaflet anlarında yaparlar işlerini. Zaten her gece olmaz bu kazıcılar. Haftada birkaç gün. Geçen yine bunlar kazı yapıyorlardı.4 gün falan önce. İkisi de kazdıkları mezarların içinde son düzenlemeleri yapıyorlardı. O sırada eğlence olsun diye gece buraya arada bir gelen gençler yine her zaman ki gibi etrafta gezinip sözde korkusuzlukları kanıtlarken bunlardan birisi üstü başı çamur içinde mezardan çıkıp öksürdü. Gençler nasıl kaçtı anlatamam. Artık gelmezler. Benimde bir eğlencem daha yitip gitmiş oldu böylece. Ama o gece çok güldüm.  Bu arada bizimkiler yani mezar kazıcılar artık işlerini bitirdiler. Ayakta zor duruyorlar; sarhoş ikisi de. Ve sonunda evlerine gidiyorlar. İlk gün böyle olaysız geçti. Kötü oldu…
2.44
Bir dakika, bir dakika. Yine o fotoğrafçı genç çocuk geldi. Bakalım bu gece kimin huzurunu bozacak. Bir kaç gün gömülen o ünlü aktörün mezarına yöneldi bakalım şimdilik. Eline küreği ve kazmayı aldığına göre; bu gece güzel geçecek. Bu çocukta garip bir şeyler var. Fotoğrafları niye çekiyor bilmiyorum. Diğer birkaç fotoğrafçı gibi satmıyor gibi geliyor bana. Bir ölüyü çıkarttıktan sonra uzun uzun onu izliyor. Sanki yapılması imkansız bir tabloyu yapan bir ressamın eserini incelemesi gibi. Sonra bir şeyler mırıldanıyor. Dudakları o kadar ince ki… Sanki hep bir gülümseyiş varmış gibi duruyor. Bunu yakınından izleme fırsatı yakaladığım için iyi biliyorum. Saçları uzunca ve dağınık. Sanki doğduğunda bile yüzünü kaplıyormuş gibi duran; hiç değişmeyen kısa sakalları var. Ona alışkınım. Hafta da bir kere gelir. Kimin mezarını seçeceğini kestirmek kolaydır. En taze mezar en iyisidir. Bugünkü şanslı ise dediğim gibi geçen ölen ünlü. Cenazesi o kadar kalabalıktı ki… Neyse. Kazmaya başladı bile. Hareketleri beklenmeyecek kadar hızlı. Zayıf bedeninden beklenmeyecek kadar da güçlü.
                                                                                    03.00
Aradan 15 dakika geçti. Galiba ulaştı o ‘değerli’ hazinesine. Ve her zaman ki gibi hipnoz etkisindeymişçesine kefenini araladığı ölüyü izliyor. Trafik kazasında ölen bu genç aktörün parçalara ayrılmış bedeni onu rahatsız etmiyor. Ne kadar yaraları dikilmiş bile olsa hala bazı kısımları kayıp. Bunu bana ölüyü yıkan imam söyledi. Alkolü fazla kaçıran aktör yeni aldığı pahalı Mercedes ile bariyerlere çarpmış. Gelen ekipler, uzun uğraş verdiyseler de acı içinde ki aktörü arabadan; sıkıştığı yerden çıkaramamışlardı. İmam olmasa bu tür bilgilere ulaşmam zor. Onunla aramı iyi tutmaya çalışıyorum. İmam dediğime bakmayın bu arada. Paradan başka bir şey düşünmez… Sinir herif. Bu arada bizim gencin hipnoz süresi bitti. Yine bir şeyler mırıldanıyor olsa gerek. Buradan tam göremiyorum çünkü. Ve işte fotoğraf çekimine başladı. Bugün her zamankinden kısa sürdü mırıldanması ve cesedi incelemesi. Sanki bir acelesi varmış gibi hızlı hallediyor işlerini. En sonunda bitti işi. Cesedi kefene sarmadan mezara yuvarladı. Böyle bir şeye ilk kez tanık olmuyorum ama bu genç çocuk ilk kez yapıyor. Mezarın üstünü hızla kapatmaya başladı şimdide. Kefen hemen yanında duruyor.
3.56
İşi bitti. Kefeni düzgünce katlayıp daha önce fark etmediğim büyükçe bir poşete koydu. Anlaşılan çektiği fotoğraflar yetmiyor. Artık yeni fetişleri var… Şu an görüş alanımdan çıktı. Bu da anlaşılan önceki bir çok benzeri gibi 'daha fazlasını' istiyor. Bir adam vardı hiç unutmam. Önceleri sadece bakardı ölüleri; mezardan çıkartıp. Sonra bir parçalarını kopartmaya başladı. Ve zaman geçtikçe çürümeye başlamış ölüleri seçiyordu. O kokuyu uzun uzun içine çekiyor, uzunca dokunuyordu. Bir zaman sonra görmedim hiç. 
04.22
İdrar torbalarını boşaltmaya gelen sarhoşlar dışında başka kimse gelmedi. Bu saten sonra kimsede gelmez zaten. Yarın daha verimli geçer inşallah. Ses kayıt cihazı şanssızlık getirmiş olsa gerek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder