Tik-tak-tik-tak…….Saatler bazen nasıl sinir bozucu
olabiliyor.Hele vakit geceyse,dışarıda büyük bir sessizlik hüküm sürüyorsa ve
en önemlisi yalnızsanız.Valerie tam olarak bu durumda evin içinde volta
atıyordu.Daha fazla dayanamayacağına inanarak bu antika, döküntü saati yere
fırlattı.Saat fizik kurallarını yıkacak şekilde olduğu gibi duruyordu.Ve o ses
hala artarak yükselmekteydi.Adrenalin seviyesi sürekli yükseliyor ama buna
rağmen vücudu o hipnoz etkisinden çıkamıyordu.Olduğu yerde dondu kaldı.Bu olayın
bir açıklaması olmazdı.Birden sıyrıldı o durağan halinden ve hep o ferah
olduğunu söylediği büyük salona doğru koştu…….
Alışverişten geldikten sonra o beğenerek aldığı yüksek
topuklu ayakkabılarını çıkardı ve düzgünce bir kenara koydu. Bu arada evin ısısının
iyice düştüğünü fark ederek salona;camı kapatmaya odaklanmış şekilde çıktı
mutfaktan.Bu sırada gözüne bir şey çarptı,topuklu ayakkabılarından sağ teki
yana devrilmişti.Bu sinir bozucu olarak gördüğü durumu biran önce düzeltti ve
camı kapatmak için hareket etti.Bu sırada duydu;tik-tak-tik-tak…Bu saat
yıllardır evinde olmasına rağmen ilk kez ses çıkartıyordu.Ama çok
takılmadı.gitti salonun camını kapattı.Döndüğünde yine aynı ayakkabının
devrildiğini gördü.Saat sesi yine başlamıştı.Tik-tak-tik-tak….Bu gün hiçbir şey
moralini bozamazdı.Ayakkabıyı yeniden düzeltti ve mutfağa doğru hareket
etti.Saatin sesi kesilmişti.Malzemeleri yerlerine koydu kendisine güzel bir
İtalyan kahvesi hazırladı.Gazetesinin sayfaları arasında kendi kaybetmiş
şekilde gezinirken mutfak kapısının ardından gelen saatin sesi dikkatini
dağıttı.Tam gazeten kafasını kaldırdığı anda mutfak kapısı aniden büyük bir
gürültüyle çarptı.İrkilmesi geçince hemen salona koştu.Belli ki cam açık
kalmıştı.Ama hayır.Hiç bir cam açık değil,ev en ufak bir yerden hava
almıyordu.Yine sinirlerinin bozulduğunu fark etti.Sakinleşmek için bir tane
Dideral’i buz gibi bir suyla içti.Sonra dinlenmek için salona
gitti.Uyuyakaldı.Gecenin bir vakti tik-tak sesleri uykusunu bölünce kanepenin
üstünde uyuyup kaldığını anladı. Saat
bugün yeterince sinir bozucu olmuştu. Anneannesinden annesine sonra ise kendine
kalan bu antika parçanın eğer manevi değeri olmasa şu an onu camdan atabilirdi.
Camdan atmak… Geçmişe sanki büyük bir hakaret etmiş gibi düşündü.O anda salonun
camı birden açıldı.Bugün evde garip şeyler oluyordu ama bunun sebebini sadece
yorgun olmasına ve olaylara bakış açısına bağladı.Saatin sesi tekrar
kesilmişti.Kalktı yatağına geçti ve sabaha kadar deliksiz uyudu.
Sabah erkenden
işe gitmek için kalktı ve yola koyuldu hazırlığın ardından.Gayet normal bir gün
geçirdi.Taa ki sağ ayak bileğini burkup,müdürden böyle basit bir şey için izin
isteyene kadar.Eve sinirleri bozuk halde zorla geldi.Yürümesi sıkıntılı
olmuştu.Eve girer girmez saatin sesini duydu.Tik-tak-tik-tak….İyice bozulan
sinirlerine rağmen kapıyı kapatıp mutfağa gitti.İki Dideral’i içip biraz
rahatlamak için mutfağa oturdu.O anda ansızın raflardan bir cam bardak
düştü.Durduk yere,sebep olmaksızın…..Ve saatin sesi yine kesildi.Artık
dayanamayacağını düşündü.Buna rağmen ismini düşünüp güçlü olması gerektiğine
odaklandı.Birden gözü mutfakta;köşeliğin bir kenarına düzgünce yerleştirilmiş
fotoğrafa takıldı.Annesi,anneannesi ve kendisi.Gözlerinin dolduğunu fark
etti.Bundan 5 yıl önce ölmüştü annesi .Kimsenin anlamadığı şekilde sokakta
koştururken bir kamyonun altında kalmıştı.Cesedini gördüğü günü hatırladı,o
annesine benzemeyen bedeni.Kafası tamamen yok olmuş,sağ bacak ve kol kemiğinin
eti parçalayıp dışarı çıkmış kadını…Anneannesi ise bundan 10 yıl önce ölmüştü.80
yaşında bir kadının neden eşinin emektar silahıyla intahar ettiği hala
bilinmese de her ölüm gibi acı getirmişti.Annesi ve babasının cenaze sonrası
konuşmalarını duymuştu.Yaşlı kadının beyni dışarı çıkmış –ki zaten çoğu kısmı
parçalanmış- ve yüzünden geride kalanında korkunç bir ifade varmış anladığı
kadarıyla.Ne kadar acı diye düşündü.Ve o ana kadar fark etmediği bir şeyi fark
etti.O resimde arka planda şu an evinde ki saat duruyordu.Tüyleri diken diken
oldu.Hem korkusunu geçirmek hem de dünden beri sesini duymadığı kızını aramak
için telefonunu eline aldı.Yolda olmaları gerekiyordu.Ama telefonu
kapalıydı.Biraz uğraştı ama baş edemeyince bıraktı.En başta kızını ve kocası
Bob’u babaannesinin yanına yollama
fikrini sıcak bulmamıştı.Ve şimdi ne kadar kötü bir fikir olduğunu anladı. Bu
arada saatin sesi tekrar onu deli etmek için yükselmeye başlamıştı biraz önce.
Saatin yanına gitti. Dışarısı sessizdi, geceydi ve en önemlisi tek başınaydı. Kendine
hakim olamayarak duvara sayalı saati yere doğru sertçe itti.Saat oldukça eski
olmasına rağmen aynı şekilde duruyordu.Anlam veremedi,kontrolünü giderek
kaybediyordu.Kalp atışlarının sesi kulaklarına geldi. Birden salona doğru
koşmaya başladı.Ama burkulan ayağı buna izin vermedi. Bir kaç metre içinde yere
yıkıldı,çaresizdi.Sesler artıyordu ve o an gördü yerdeki saatin bir şekilde
yanında ki duvarda dayalı olduğunu.Sanki akrep ve yelkovan bir şeytanın
gülümsemesini yakalamak için bilerek o şekli almıştı.Sürünerek ev telefonuna
doğru yol aldı.Elini uzattı çünkü telefon yerden yüksekteydi,eline aldığı
telefon ahizesi değildi.Bunu fark ettiğinde elinde o duvar saatinin kanlı,
minyatür hali ile kalakaldı.Zorlukla ayağa kalktı.Saat her baktığı yerdeydi.Son
bir güçle ayağa kalktı,destek alarak yürümeye başladı.Ses ise inatla artıyordu;
bağırmak istedi ama bir şey sanki ağzını sıkıca kapatmış gibiydi.

Bob kızını kolları arasına aldı.18 yaşında bir kızın
istediği son şey her halde park edilmiş arabadan çıkmaya hazırlanırken bir
cesedin arabanın üstüne düşmesi ve paramparça halde arabanın camından geriye
kalanlarla tam gözünün önünde durmasıydı. Hem de annesinin cesedinin….Yüzünde
parçalanan camın bıraktığı yaralarla annesinin cenazesinden eve
dönmüşlerdi.Olayın üstünden iki gün geçmişti.Babasının kollarından sıyrılarak
annesinin ona hamileyken çektirdiği resme baktı.4 nesilin tüm
kadınları.Annesi,anneannesi ve annesinin anneannesi orada durmuş gülümseyerek
poz veriyorlardı.Annesinin karnında ise kendisi.Ona sarıldı ve ağlamaya
başladı.Bu arada babası eliyle bir şeyleri göstererek yanında bekliyordu;
Kızım bu aile yadigarı artık senin.Bu saate iyi bak……
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder