30 Temmuz 2015 Perşembe

Zamanın Kanı - Maxime Chattam

Yazar: Maxime Chattam
Kitabın Orijinal Adı: Le Sang du temps
Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu
Yayın Yılı: 2008
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 322
Ebat: 14 x 23 (cm)
Kapak: Karton
ISBN: 9789759916640


Arka Kapak:

Mart 1928, Kahire... Gece sokağa çıkan çocuklar kaybolur ve bir süre sonra cesetleri çevredeki yer altı mezarlarında bulunmaya başlar. Şehirde bir söylenti yayılır: Binbir gece masalları'nın korkunç Gûl'ü geri dönmüştür.

Tamamen ilgisiz gibi görünen bu iki olay, aslında karmaşık bir şekilde birbirleriyle bağlantılı bir şekildedir.



Kitabımızın asıl kahramanı Marion’la tanışmamız Paris’te DST’nin onu, Mont-Saint- Michel Manastırı'na yerleştirmesiyle başlar. Marion, adli tıp servisinde çalışan sıradan bir sekreterdi. Bir gün hiç tanık olmak istemeyeceği olaya tanık olmuş ve hayatını kaybetme korkusuyla DST’ye sığınmış, ardından gizli tanık olarak korunmaya alınmıştır.

Marion her şeyi arkasında bırakmış, bir yabancı adada, bir manastırda, bir turist olarak hiç istemeye istemeye DST’nin gelip onu alacağı günü bekleyerek günlerini geçirmeye başlar. Adada ve manastırda pek konuşabilecek insan bulamadığından odasından çıkma taraftarı olmayan Marion; bir gün belediye kütüphanesini toparlamaya giden rahip kafilesine katılır. Kütüphanede gazeteleri ve kitapları birbirinden ayırırken bir günlüğe rast gelir ve onu kendisi için saklar. Manastıra döndüğünde odasına çekilir ve okumaya başlar. Kendini bir anda 1928 yılının Kahire’sinde buluverir.

Kaybolan çocuklar, esrarengiz şekilde insanlık dışı ölümler, Binbir Gece masallarına konu olan mistik yaratığı ‘Gûl’ yani Gûlyabani dedikodularının gezdiği Kahire sokaklarında dolaşmaya başlar. Her şeyin arkasında yatan sır perdesi günlüğün arkasındaki gizli gerçek ve birbirini takip eden cinayetler…

Yazarımız bir birinden bambaşka iki farklı yeri ve zamanı bu romanı içine hapsetmiş. Usta kalem okurunu, Marion’un arkasında bıraktığı Paris, Adada başına gelenleri anlatırken bunun yanı sıra günlükten çıkan Kahire sokaklarında kol gezen ölümlerinin içine sürüklemekte. Bu iki olay örgüsü o kadar güzel birbirine harmanlamış ki bir anda Mario’nun yanındayken. biranda günlüğün içinden geçip Kahire’nin tozlu sokaklarına çıkıyor, çölün sıcaklığını tepemizde hissediyoruz. Okurun beğenerek okuyacağı bir kitap; bana kalırsa da şuan Maxime Chattam’ın okuduğum en güzel en yaratıcı romanı. Gerilim ve polisiye severlerin bu sürekleyici romanı mutlaka alıp okumasını öneririm. İyi okumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder