
Kitabın Orjinal Adı: Bloodstream
Çeviren: İlkin İnanç
Yayın Yılı: 1998
Yayınevi: Martı Yayınevi
Sayfa Sayısı: 362
Ebat: 13.5x19.5 (cm)
Kapak: Karton
ISBN: 9758461109
Dili: Türkçe
Arka Kapak:
"Anne Rice vampirleri için neyse, Gerritsen de tıbbi gerilim romanları konusunda odur... Palmerdan iyi, Cooktan iyi... Evet, hatta Crichtondan bile daha iyi... Stephen King
Dekor olarak Stephen King'in arka bahçesini kullanan Crichton tarzı tıbbi bir gerilim romanı.. Kan Gölü, gerilim ve bilimin mükemmel bir karışımı. People
Michael Palmer ve Robin Cookun bütün eserlerine meydan okuyan bir başyapıt. Tess Gerritsenin şimdiye kadar yazmış olduğu en iyi kitap. Amazon.com

Bu kadar bilinmesini ve okunmasını sağlayan; güzel bir kurgu içerisinde işlediği tıbbi gerilim romanlarının farklı bir tadı var. Açıkçası Jean-Christophe Grange’in kitaplarından sonra öyle pek kolay sevemez olmuştum bu tür kitapları, onun üslubunu ve zekice kurgulanmış olaylarını arar olmuştum. Tess Gerritsen bu açıdan zevkle okuyabileceğim bir yazar oldu.
Kitap aslında pek yeni sayılmaz. 1998’da raflarda ki yerini alan kitap; günümüzde ki diğer Tess Gerristsen kitaplarından pek farklı değil; yine güzel, yine sürükleyici. Zaten kapağı ilk açtığınızdan itibaren kendinizi bu kanlı serüvenin içinde buluveriyorsunuz. Yani kitabı okumaya başlıyorsunuz ve direk yüksek dozda anlatılan gerilim, korku ve şiddet ögeleriyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Hafif gelebilir bazı kitap kurtlarına ama çoğunluğun seveceği düşüncesindeyim.
Kitabın konusu aslında garip oldukça. Kitap ‘fantastik, mantığa sığmayacak’ bir şekilde bitecek diye beklesek bile öyle olmuyor. Aslında küçük bir kasabada ki insanların hayatlarına konuk oluyoruz. Kasabaya yeni taşınmış bir kadın ve oğlu kaçtıkları gerçeklerden çok daha büyük bir gerilimin içinde bulurlar kendilerini. Kasabada bazı olaylar meydana gelmektedir. Çok sakin gibi gözüken gençler bir ölüm makinesine dönüşmektedir. Kimi buna normal bakarken, kimi şeytanların işi olduğunu söyler… Ama asıl gerçek daha derinlerde ve oldukça eski bir tarihte yatmaktadır… Daha fazla bilgi vermek spoiler olacağı için burada kesiyorum. Ancak hiçbir şeyin aslında görüldüğü gibi olmadığını bu kitap gerçekten çok güzel anlatıyor.
Bir yanım keyfini sürerek okumak isterken bir yanımda doz hiç düşmeden bir çırpıda bitirmek istedi kitabı. Ve bir çırpıda bitirmemle sonuçlandı. Elbette olaylar zincirinin duraksadığı yerler var ama bu yerler öyle sıkıcı, sizi bunaltacak türden değil. Karakterler rahat bir anlatım tarzı ile uzun sıkıcı betimlemelere yer verilmeden inandırıcı bir şekilde işlenmiş. Ben açıkta kalan yer bulamadım açıkça, her şey mantık çerçevesinde; kafanızda soru işareti bırakmadan sonlanıyor.
Olayların ne olduğunu çözmeye çalışmak ilerledikçe keyifli hal alıyor. Beklenmedik durumların, kişilerin çıkması her zaman farklı bir duygu yaratır üzerimiz de, bu duyguyla bol bol beraber ilerliyorsunuz. Karakterleri anlatırken ya da onların gözlerinden baktırırken olaylara ne kadar üçüncü kişi konumunda olsanız da sizde yaşıyormuş, kitabın içindeymiş hissi veriyor. Belki abarttığımı düşünebilirsiniz nitekim eğer öyle olsa bile bu uzun süredir Tess Gerristsen okumadığımdandır. Bunun da ne kadar kötü bir hata olduğunu tekrar tekrar idrak ettim.. Bazıları için sonu romantizmin etkisindeymiş gibi gelebilir ve sevilmeyebilir, fakat bunun yine de kitaba gölge düşürebileceğini zannetmiyorum.
Şöyle bir toparlamak gerekirse,kesinlikle okunmaya değer bir kitap karşımızda ki. Bilmeceleri ve gerilimi sevenler için okunması gerekiyor. Ben kitabı gerçekten çok sevdiğimi söyleyerek, incelemeyi burada sonlandırıyor ve yorumu sizlere bırakıyorum.
Not: Yazıyı yazan Persephone'dir. Teknik sıkıntılar sebebiyle Hades Kharon'un ismi üzerinden yayınlanmıştır. Yaşanan aksaklık için özür dileriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder