6 Ekim 2012 Cumartesi

Dead Space Oyun İncelemesi (2008)


Yapımcı; Electronic Arts
Yayıncı; Electronic Arts
Türü; Korku, Gerilim, Bilim Kurgu
Platform; Xbox-360,Play Station 3, PC
İncelendiği Platform; PC
Çıkış Yılı; 2008












Bir boşluk düşünün, ya da dar ve karanlık bir mekan. İnsanların genelde korkularını ya bir boşluk, ya da dar mekanlar körükler. İşte karşımızda ki oyun bu ikisini de başarıyor. Sonsuz bir boşlukta, dar alanlarda yaşanan bir korku hikayesine tanıklık ediyoruz. Ölüm Boşluğu; tam olmasa da dilimize çevirisi bu ayarda bir şey oyunun isminin.  Dead Space gerek konusu, gerek piyasaya çıkmadan önce ki yayınladığı animasyonlarla beklentiyi yüksek tutmuştu. Ve herkesin beklentisini karşılayamasa da çoğunluğun gönlüne taht kurmuştu. Bu inceleme yazısında göreceğiz bakalım neler vermiş bizlere…

Kimsin, Kimlerdensin?

En başta söylemek gerekir ki Electronic Arts yapımı bir oyunla karşı karşıyayız. Ne zaman EA yapımı bir oyun görsem o oyun benim için bir sıfır öndedir. Adamlar bu işi cidden biliyorlar. Tüm oyunları olmasa da yüzde doksanı gönlümüze taht kurmuştur. Tüm sevilen oyunlar neredeyse bu adamların elinden çıkıyor. Bu oyunda öyle. EA yapımcılığını yaparda biz oynayıp, sizlere incelemesini yapmaz mıyız? Yaparız, yaptıkta; ve imkanlar dahilince yapacağız da.
Neyse edebiyatı bir kenara bırakırsak bu oyun serisi de (3. Oyun piyasada, ben geciktim yine) gönlümüze taht kuracak güzide yapımlardan. En başta da bahsettiğim gibi oyun bir boşlukta geçiyor; uzay boşluğunda kaçak maden araklayan(!) bir şirketin gemisine giden Isaac isimli mühendisi canlandırıyoruz oyunda. Bu arkadaşımız gemiden haber alınamayınca; mühendis olarak gönderiliyor. Bir diğer sebebi ise biricik aşkının bu gemide olması. Bunu oyunda ve animasyonlarda görebiliyoruz. Oyunda çoğunlukla tek başımıza dolaşıyor; yaratıkları öldürüyoruz . Aslında oyunu Nikarawas yorumlamalıydı çünkü zombilerle ilgileniyoruz. Aslında zombi değiller; infected gibiler. Onların ismi; Necromorphs. Gizemli bir başka yaratıkların ısırdığı veya ne bileyim öldürdüğü insanlar garip ve aslında insana hiç benzemeyen yaratıklara dönüşüyorlar. Ve hızlı davranmazsanız birden dibinizde bitip sizi değişik şekillerde öldürüyorlar. Bu sahneler cidden güzel kurgulanmış ve başarılı bir şekilde yansıtılmış. Oyunda pek bir eksik yok. Bazı sıkıntılar var elbette. Hadi onları da teknik açıdan bir ele alalım…

Oyun yapıldığı yıla (2008) göre gayet iyi grafiklere sahip bence. Günümüzde bile yeterli gelebilecek grafikler mevcut. Bazı oyunlar var ki şu yılda bile ulaşamamış Dead Space’in seviyesine. Tabi ikinci oyunu da oynadığım için biliyorum ki grafikler ilk oyunda biraz soluk kalmış. Işıklandırmada ufak hatalar göze çarpıyor. Ama yine de iyiler oldukça. Görsellik oyunda önemlidir. O yüzden mesela bir çok oyunu sevememişimdir zamanında. Yarış oyunları özellikle sinir bozucu olurdu, bazı oyunları ise grafiklerine hiç bakmadan yıllarca oynadım. Bunlarda genelde strateji oyunları olurdu. Önemli olan grafik değil benim için; oynanılabilirlik… Mesela hala Stronghold oynarım. İlk oyununu. Ama ikinci oyunu o kadar oynamadım. Halbuki Stronghold 2  dönemine göre enfes grafiklere sahipti. Neyse. Diyeceğim o ki bu oyun grafikleri kötü olsaydı bile kendini oynatırdı. Ama illa grafik diyen arkadaşlarımızda içlerini rahat tutsunlar.

Artılarıyla, Eksileriyle...

Hep grafiklerden konuşmayalım. Biraz seslerden bahsetmek isterim. Oyunda ki sesler on numara arkadaşlar. Müzikler ve efektler oyunu oynarken sizi ciddi anlamda geriyor.  Mesela boş bir koridorda bir tıkırtı duyuyorsunuz ve haliyle kısacık koridoru etrafa bakınmaktan olması gereken fazla sürede geçiyorsunuz. Tam rahatlıyorsunuz ki birden, bir yaratık sizi paramparça etmek için atılıyor. Müzik bazen durduk yere başlıyor ve sanki etrafınız yaratıklarla sarılacakmış gibi oluyor. Ama yok yani gelmiyorlar. Bu gibi bir çok ses detayı oyunu daha da süper hale getiriyor. Grafik ve oynanılabilirliği yüksek olan nice oyunlar piyasada ses konusunda sıkıntı çektiği için tutunamadılar veya bir ton eleştiriye maruz kaldılar bildiğimiz gibi. Ama bu oyun özellikle sesleri ile göz dolduruyor fazlası ile.
Oyunun yukarıda dediğim gibi oynanmak için bir çok artısı var. Galiba tek bir noktada kaybetmiş. O da kontrol. Biraz hımbıl bir arkadaş Isaac. Üstünde ki bir ton özellik barındıran kıyafetten de olsa gerek biraz hantal kalıyor oyunda. Sağınızdan, solunuza dönerken uzakta ki bir yaratık atağa geçip canınıza okuyabiliyor. Tabi bu oyunda ki görüş kameramızda maalesef pek iyi değil. Yani onu tam uygulayamamışlar. Ha birde zıplayamıyorsunuz. Niye anlamadım. Adam zıplama özürlü. Her şeyi yapıyor; uzayda uçuyor, bir ton canavarı haklıyor, ama gelgelelim zıplayamıyor. Ne kadar sinir oldum anlatamam.  Adam statis özelliği sayesinde bir objeyi donduruyor (veya geçici bir süre yavaşlatıyor diyelim) , kinesis özelliğiyle objeleri kaldırabiliyor. Ancak zıplayamıyor. Niye? Mühendis adamın bir ağırlığı olmalı diye düşünmüş galiba EA… Genelde FPS oyunlarında zıplama olarak kullandığımız space (boşluk) tuşu yerde ki bir objeyi veya canı iyice azalmış ve hareket etmekten aciz bir yaratığın kafasını parçalamak için kullanılıyor. Diyelim yerde bir canavar var ve bacaklarına ateş ettiğimiz için kalkamıyor. O durumda boşuna mermi harcamaya gerek yok. Space tuşu gayette etkili bir şekilde kafasını paramparça etmek için tekme atmanızı sağlıyor ve sonuç; etrafa dağılan kan ve vücut parçaları akabinde de ölmüş bir yaratık oluyor.
Birazda teknik özellikler yerine oyundan bahsedelim istiyorum. Oyunda envai çeşit; birbirine pek benzemeyen mekanlarda savaşıyoruz. Mekan tasarımları güzel gayet. İnsanı germeyi başarıyor. Ama biraz soluk kaldığı da oluyor. Sonuçta günümüzden yıllarca ileride bir zamanda yaşanıyor olaylar.  Işıklı aletler, gösterişli ve detaylı kapılar falan mevcut. Tabi kaplamalar bazen işi bozmuyor değil. Keşke o konuda da biraz uğraş verselermiş. Grafik motoruna çok yüklenmek istemediler her halde. Bu arada bazı detaylar oyunda gözümüze çarpıyor. Tabi çalışanlarının hepsi ölü olan bu merkezde onların bıraktıklarına rastlamak mümkün. Mesela bir operatörün koltuğunda erotik bir dergi görebilirsiniz. Orada bir zamanlar birçok hayatın olduğunu sizlere ısrarla hatırlatıyor. Tabi yerde yatan bir çok ölü insan da görmek mümkün. Onları da hemen öldürün derim yoksa her an Necromorphs olarak canlanabiliyorlar. Kafalarını ezmek favorim. Veya yumruk atarak işinizi görebilirsiniz. Bunun için nişan almayın yeter. Elinizde silahla belirlediğiniz noktaya hamle yapınca; güzel efektler sizi bekliyor.Yaratıklar ise hızlı ve bazen fazlacalar. Ama unutmayın Isaac bir asker değil mühendis. Bu yüzden silah olarak daha çok mühendis aletleriyle ilerliyoruz. Verniyeli kompas olsun, mikrometre olsun, balon joje olsun, T cetveli olsun; mühendis aletleriyle savaşıyor o da. Tabi birde elinde sigara ve kutu birası… Yok arkadaşlar o bizim kafamızda ki mühendis kurgusu. O daha çok teknolojik silahlarla savaşıyor. Bir tek tüfek var askeri silah olarak .Ama emin olun ki diğer silahlar daha keyifli. 

Yani bana öyle geldi. Bu arada şaka falan Verniyeli kompas cidden konulsaymış olurmuş. Ne diyorduk, silahlar! Bu silahları artık bir çok oyunda ki gibi modifiye ediliyor. Yeni silahlar alabildiğimiz gibi, aynı yerlerden diğer ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Bu Store oyunda iyi olmuş. Yerden bir şeyler toplamak bana göre değil mesela. Seveni varsa üzülmesin yine yerden de silah cephanesi, puan (oyunda para olarak kullanacağımız), ses kaydı toplayabiliyoruz. Bu arada ses kayıtlarını sonuna kadar dinleyin derim, ara videoları da dikkate alın. Çünkü bunlar oyunun atmosferini tamamlayan ve güzelleştiren öğeler.
Silah ve giysi olayını biraz daha detaylı anlatmak henüz oynamamış olan; oyun (ve aynı zamanda korku) severler için iyi olacak. Arkadaşlar oyunda dediğim gibi kullandığımız silahlar aslında mühendis aletleri. Hepsini tek tek yazıp kafanızı şişirmeyeceğim. Daha genel bilgiler vermek niyetindeyim. Silahların iki atış modu mevcut. Bunu nişan alıp, boşluk tuşuna bastığımızda değiştirebiliyoruz. İlk ateş modları genelde tek tük önümüze çıkan yaratıklar için. İkinci mod biraz daha başımız sıkışınca, yani yaratıklar etrafımızı sardığında kullanacağımız şeyler. Tabi hepsi kullanışlı değil. Bu arada her silahın ayrı mermi kapasitesi, hızı gibi özellikleri var. 
Bunları Bench isimli tezgahvari (!) yerleri kullanrak modifiye ediyor, daha rahat bir kulanım sağlıyoruz. Silahları upragade etmek için NOD’lara ihtiyacımız olacak. Bunları da oldukça yüksek fiyatlara satın alabiliyor ya da etraftan toplayabiliyoruz. Mühendis aleti dediğime bakmayın bu arada, çok garip işlevleri olan silahlar mevcut. Tabi hepsi son teknoloji. Benim favorim döner testere. İlk silahımız da bu arada basit bir lazer kesici. Ama oyunda sadece onu kullanarak sona gelebilirsiniz. Bir diğer bahsetmek istediğim kısım üzerimizde ki elbise. İlk başlarda basit bir mühendis kıyafeti varken ilerledikçe daha kullanışlı şeyler çıkıyor. Kıyafetleriniz size zırh, daha fazla malzeme taşımak gibi bazı yararlar sağlıyor. bu arada can göstergeniz kıyafetin hemen arkasında. Oyun TPS olduğu için tabi onu her an görüyorsunuz. Tabi sırtımızda olan tek gösterge bu değil. Birde kinesis ve statis özelliklerini kullanabilmemiz için mavi bir bar var. Bu bar ne kadar doluysa o kadar rahat olun. Çünkü yaratıkları veya bazı görevlerde canavarları (hatta objeleri) bununla dondurarak işinizi halledebiliyorsunuz. Etraftan bulduğunuz batarya veya duvarlara monteli şarj cihazları ile bunu rahatça doldurup yolunuza devam edebiliyorsunuz.
Kaybolduk!

Korkmayın. Bu oyunda 'B' tuşuna basarak veya 'M' harfiyle haritayı açarak rahatça gezinebilirsiniz. Bunlar oyunu kolaylaştırdığı gibi bence olması gereken şeyler. Çünkü bazen o kadar karışıyor ki etraf nereye gideceğinizi aramak zorunda kalabiliyorsunuz. Ama güzel haritası ve yön bulma tuşu ile bu sıkıntıdan kurtuluyor ve aksiyona durmadan devam edebiliyorsunuz. 
Bu arada oyunda bazen bilmece gibi görevler oluyor. Bunların çözümü için kafa yormanız gerekebiliyor. Bu da oyuna ayrı bir keyif katmış. Bu arada yeri olmasa bile söyleyeyim oyun 15 ana görevden oluşuyor. Aslında uzun bence. Fazlası da iyi değil, azı da. Kararında bırakmak en iyisi. EA da öyle yapmış. İyi de olmuş.

Giriş, Gelişme Ve İşte Sonuç!

Oyunda bir çok ölme şekli var. Ben çok iyi oyuncu olduğum için değil sizlere biran önce incelemeyi yetiştireyim diye easy’de oynadığım için (ikinci oyunu da hard da oynuyorum, daha keyifli) pek ölmedim. Ama gördüklerim yine de güzeldi. Oyunda bir çok Necromorphs çeşidi var. Hepsinin de (neredeyse) farklı öldürme çeşitleri. Bu sahneleri izleyin derim.
Yavaş yavaş incelemenin sonuna geldik arkadaşlar. İkinci oyunun incelemesini de bir hafta içinde yapacağım ve normale nazaran kısa kaçan bu oyun incelemesini de orada uzun uzun anlatarak telefi edeceğim. Ama derdimi anlatabildiğimi düşünüyorum. Bence tüm korku severlerin alıp oynaması gereken bir oyun Dead Space. Bilim kurgu tadında işlenişi ve geniş bir alanda, daracık koridorlarda geçen (varlık içinde yokluk çekmek tam olur bu oyunun mekan anlayışına) serüveni ile bizleri güzel bir hikayeye davet ediyor. Bence daveti geri çevirmeyin veya benim gibi oynamakta geç kalmayın derim. Esen kalın…






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder